Aziz Nesin Yüzdesi
Her şey nasıl da değişti. 90’ların başında Aziz Nesin, Türklerin yüzde 60’ının aptal olduğunu söylediğinde çoğumuz ona ne kadar kızmıştık. Bu nasıl bir açıklamaydı? Bir toplumun belli bir yüzdesinin aptal olduğunu savlamakla hangi gerçeğin sırrına ermiş oluyorduk? Yalnızca dikkat çekmek için söylenmiş hafif bir söz gibi gelmişti çoğumuza. Bilemezdik, bu sözün söylenmesinden sonra yaşadığımız yaklaşık otuz yılda dönüp dönüp bu Aziz Nesin yüzdesiyle yüzleşeceğimizi bilemezdik. Seçimlerin sonunun geldiği bir düzende, her seçim sonrası bu aptallık katsayısını bulacağımız aklımızın ucundan bile geçmezdi. Zaten, Müjdat Gezen’in açıklamasına göre, Aziz Nesin bu sözü bir seçim üzerine söylemişti. Yurttaşın temel hak ve hürriyetlerini elinden alan, emekçilerin örgütlenme özgürlüklerini ortadan kaldıran faşist 1982 Anayasasına yüzde 91.4 “evet” denilmesi karşısında kendini tutamamış ve halkının bu ölçüde aptal olmasına gönlü elvermediği için yüzdeyi 60’lara kadar düşürmüştü.
Büyük sanatçılar, çağlarının gerçeğini tarihçilerden ve bilim insanlarından daha erken görüp eserlerinde billurlaştırırlar. Aziz Nesin yüzdesi de tekelci kapitalizmin kıskacındaki toplumların ve dünyamızın en önemli gerçeklerinden birini, kimse farkında değilken birdenbire ortaya koymuştu. Yaşadığımız otuz yılda aptallık yüzdesinin büyümesinin yıkıcı sonuçlarıyla defalarca karşı karşıya kaldık ve büyüyen ahmaklık dağına her toslayışımızda Aziz Nesin’i andık.
***
Akıl gibi akılsızlık ya da aptallık da tarihsel ve toplumsaldır. Tarihte insanların çoğunluğunun akıllı olduğu dönemlere, akıl çağlarına tanık olmadık ama topyekûn aptallık devirleri biliyoruz; insanlığı savaşlara, katliamlara, yoksulluklara boğan aptallık çağlarıyla damgalı bir tarihten geliyoruz. Bugünün aptallık çağı, tekellerin egemen olduğu, birikmiş, elkonmuş ölü emek olan sermayenin egemen olduğu çağdır. Yaşamın her zerresini kuşatmış bir akılsızlık ve aptallık çağından geçiyoruz. Feodal Ortaçağın aptallığını kat kat aşmış bir aptallık, üniversite kürsülerinden, televizyon ve telefon ekranlarından, internetlerden üstümüze boca edilmektedir. Yüzde büyümüş, akıl sıfır nokta sıfır birlere sıkışmıştır. Sermayenin çıkarları için yalan kusan kitle iletişim sistemi altında, dizi dizi filmleri izleyen, onlarca kanaldan yayılanları haber niyetine dinleyen halkımız aklını nasıl koruyabilir ve aptallaşmaktan kurtulabilir?
12 Mart 1971’den başlatırsak, Türkiye’nin son elli yıllık tarihini halkını aptallaştırmak için her türlü çareye başvuran bir devletin tarihi olarak ele almak büyük açıklıklar sağlayabilir. Bu çarelerden en kanlısı, halkı akıllandırmaya çalışan, emperyalizmden bağımsızlaştırmak ve zalim patronların sömürüsünden kurtarmak için mücadeleye sokmaya çalışan devrimci gençlere uygulanan işkence, hapis, idam olmuştur. Sermaye sınıfı daha köklü ve temelden olanını bulmuştur; çocukluktan başlayarak dinci bir eğitimle aptallaştırmak için imam hatip okulları icat edilmiştir. İşçileri haklarının bilincine vardıracak, Tonguç’un deyişiyle “bir iş hayvanı” olarak görülmesini önleyecek örgütlenme ve bilinçlenme kaynakları sendikalar dağıtılmıştır. Her gün bir başkası yaşanan kitlesel “iş kazaları” hangi akılla açıklanabilir? Bugün gazeteler, televizyonlar, internetler bütünüyle ele geçirilmiş, yalnızca egemen sınıfın çıkarları için yalan ve akılsızlık bulaştıran kanalizasyonlar haline getirilmiştir.
***
Halkı aptallaştırmak için her türlü politikayı çeviren devletin istihbarat organlarında yöneticilik yapmış bir amiral, geçenlerde, Türklerin dünyanın en zeki milleti olduğunu iddia ederek Aziz Nesin’e yönelik iftiralarla dolu bir yazı yazdı. Hayatı boyunca eleştirel tavrıyla halkını bilinçlendirmek için çalışmış, bu yolda işsiz kalmayı, hapislere girmeyi, sürgünlere gitmeyi, ateşe atılmayı göze almış bir yazara, büyük aydınımıza tam da 2 Temmuz’da yapılan bu saldırıyı görmezden gelemezdik. Taylan Kara arkadaşımız, yazısında bu iftiraları ayrıntılarıyla çürüttü.
Akılla bakanlar açısından Aziz Nesin’in aydın kişiliği eyleminde ve yapıtlarında apaçık ortadadır. İstihbaratçı amiralin kişiliğini ise halkını aptallaştırmak için her politikayı deneyen bir devletin görevlisi olarak, Cumhuriyet’in yıkılışında ve sonunda ülkemizi 1876’nın bile gerisine götüren devlet politikasında aldığı rolden çıkarabiliyoruz. Aziz Nesin’e iftira edebilecek cesareti ve alkışlayacak taraftar bulmaları yarattıkları bu aptallık denizinin bir sonucudur.
Biliyoruz; akıl sıfır nokta sıfır birlere sıkışsa da insanlığı tekellerin bu aptallık tufanından kurtaracak gemiyi inşa etmenin yolunu mutlaka bulacaktır.
B. Sadık Albayrak
17 Mayıs 2021 Pazartesi | 796 Görüntülenme
İlgili Kategori: Editörden
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın
Sizden Gelenler
Yazmak,yaratmak güzel olmalı;başarılar...
ENGİN SERT | 16 Mayıs 2021 Pazar