Gerçekleri Yazan Bir Öğretmen Yazar: Mahmut Makal

Gerçekleri Yazan Bir Öğretmen Yazar: Mahmut Makal  - Tahir Şilkan

Seksen sekiz yaşında hayata veda eden Mahmut Makal bir köy çocuğuydu. Kendi yazdığı kitaplarda ayrıntılı olarak anlattığı, karanlık, yoksul, kuraklık içinde, verimli tarım toprakları olmayan, bilimin aydınlığından yoksun bir Orta Anadolu köyünün çocuğu. Mahmut Makal, Kemal Tahir’in  köy enstitülerini eleştirmek için yazdığı  “Bozkırdaki Çekirdek” romanına karşı, Köy Enstitülerinin ülkemiz için önemini ortaya koyan, köy enstitülerinden yetişen ve görev yaptığı yörelere büyük katkılarda bulunan öğretmenleri anlatan “Bozkırdaki Kıvılcım Enstitüler” kitabını yazdı...

Mahmut Makal, Aksaray’ın Demirci köyü ilkokulunu bitirdikten sonra, 1943 yılında sınavını kazanıp İvriz Köy Enstitüsü’ne gittiğinde 13 yaşında bir çocuktur. İkinci Dünya Savaşı bütün hızıyla sürmektedir. Nazi orduları bütün Balkanları işgal edip ülke sınırlarımıza dayanmış durumdadır. Ekmek, şeker, gazyağı karneyle satılmaktadır. Mahmut Makal henüz köy enstitüsünde öğrenciyken yazmaya başlar. Köyün, köylünün derdini çok iyi bilmektedir, kendisi de bütün sorunları ailesiyle, köylüsüyle birlikte yaşamış, yazdıklarında bu tanıklığını anlatmıştır. 

Mahmut Makal’ın  ve sonrasında  Fakir Baykurt’un yazmaya yönelmesinde Türkçe öğretmenleri Ali İhsan Beyhan doğrudan  etkili olmuştur. Ali İhsan Beyhan, Köy Enstitülerinin yaratıcılarından İsmail Hakkı Tonguç’un özel görüşme yaptığı öğretmenlerdendendir ve öğrencilerini edebiyatla, sanatla yetiştirme, yazma becerisi kazandırma konusunda özel çaba gösteren öğretmenlerden biridir. Önce Gönen, sonra da İvriz Köy Enstitüsü’nde Türkçe öğretmeni olarak görev yapmış bir gerçek öğretmendir. Derslerinde dergilerdeki şiir, öykü, anı, deneme yazılarından parçalar okuyan, enstitü öğrencilerinin yazdıklarını paylaşan ve öğrencilerini yazmaya yönelten bir öğretmen. Öğrencilerini ders dışında da takip eden, yazdıklarını okuyan, geliştiren, eleştiren, yönlendiren, onlarla uzun sohbetler yapan bir öğretmen olarak hem Fakir Baykurt’un hem de Mahmut Makal’ın edebiyata yönelmesinde etkili olmuştur.

***

Köy enstitülerinde hayatla iç içe üretip yaratarak, okuyup anlayarak, yazıp çizerek öğrenim görmüş memleketlerinin köylerinde öğretmenliğe başlamışlardır. Mahmut Makal’ın öğretmenliğe başladığı ilk köy memleketi Niğde, Aksaray’ın Ekecik Dağlarının eteklerindeki Nurgöz köyüdür. Yıl 1947’dir; ülke savaşa girmemiştir ama savaşın getirdiği bütün yoksunlukları yaşamaktadır. İhtiyaç duyulan pek çok şey bulunmamaktadır. Başlangıçta Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un ustaca çalışmalarıyla iktidar katlarında pek tepki çekmeyen Köy Enstitüleri, çok partili hayata geçilmesiyle kurulan Demokrat Parti’nin yıkıcı eleştirisiyle karşı karşıya kalmıştır. Sürekli kötülenmektedir; şöyle demektedirler: “Buralarda kız-erkek birlikte yatılı öğrenim görmektedir…” “Öğrencilere komünistlik öğretilmektedir…” “Burada okuyanlar dine, Allaha inanmaz kişiler olarak yetişmektedir…” Bilimin aydınlığından yoksun geniş kitleler, anlatılanlara inanmaktadır. Halktan kopuk tek parti iktidarının yöneticileri de bu konularda farklı şeyler düşünmeyen, Köy Enstitülerinin yaratıcıları olan Hasan Ali Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç’u saldırılar karşısında yalnız bırakan kişilerdir. Zaten uzun sürmeyecek, 1946 yılında her ikisi de görevlerinden alınacak ve enstitüleri baltalayan kişiler bakan ve ilköğretim müdürü yapılacaktır.

Mahmut Makal bu koşullar altında başladığı köy öğretmenliğinde, köyün, köylünün, köy çocukları olan öğrencilerinin durumunu bütün çıplaklığı ile gözlemlemeye başlar. Köyün tek öğretmenidir. Dersten çıktıktan sonra köylüyle birlikte zaman geçirmekte, dertlerini dinlemektedir. Mahmut Makal enstitüde başladığı okuyup yazmayı öğretmenlik yaptığı Nurgöz’de de sürdürür. Gözlemlediği, dinlediği, kavradığı gerçekleri yazmaya başlar. Yazdıklarını İstanbul’a Varlık dergisine gönderir. 

Mahmut Makal’ın anlattığı, gerçek Anadolu yoksuldur, tezekle ısınmaktadır, temizlik anlayışı yetersizdir. Çoğu köyde tuvalet yoktur. Bit yaygındır. Köylülerin, çocukların giyecekleri sınırlıdır. Yetersiz ve kötü beslenmektedirler. Köylülerin çoğunun ekecek toprağı yoktur. Olan topraklar da verimsizdir. Sulama olanaklarından yoksundur. Çoğu köylü ağaların toprağında maraba olarak çalışmaktadır. Köylüleri kör inanışlar, hurafeler kuşatmıştır. Köylerde elektrik, su yoktur. Köylülerin yattığı yerler çoğu yerde hayvanlarla iç içedir. Köylerde bilimin ışığından eser yoktur. Köylü kadınların ayağında ayakkabı yoktur. Yıkanacak banyonun olmadığı köylerde yıkanma da yaygın değildir. İlkin Varlık dergisinde yayınlanan bu “köy öğretmeninin notları” 1950 başında Bizim Köy adıyla kitaplaştırılır. Mahmut Makal’ın kitabı yıllardır köye gitmeden köyü anlatanların suratına bir “şamar” gibi inmiştir. Edebiyatımızdaki romantik köy algısını tuzla buz etmiştir. 

Mahmut Makal’ın  köy notlarını dergisinde tefrika ettikten sonra kitap olarak yayınlayan Varlık Yayınları yönetmeni Yaşar Nabi Nayır’ın tespitiyle, “Bizim Köy, doğrudan doğruya köyde doğmuş, köyde yaşayan bir köy çocuğunun şehadetidir.”

Köye bu ilk, içinden ve gerçekçi tanıklığın sarsıcı bir etkisi olmuştur. 

***

Bizim Köy yayınlandıktan sonra yalnız edebiyat çevrelerinde değil, siyaset çevrelerinde de çok tartışılacaktır. Anadolu gerçeğinin bu kadar yalın ve gerçekçi anlatılması siyasi, edebi, bürokratik bütün çevrelerde büyük rahatsızlık yaratacaktır. Ülkemizin önemli yazarlarından olan ve o sıralarda CHP yöneticiliği yapan Mahmut Şevket Esendal, Bizim Köy’de anlatılan köylerin, ülkemizde mevcut olmadığını bile öne sürecektir. Mahmut Makal, ilk kitabıyla köy çocuğu olarak çok önemli bir eşiği başarıyla geçmiştir ve Bizim Köy kısa sürede ülke sınırlarını da aşmış birçok yabancı dile çevrilmiştir.  

Fakir Baykurt’un Özyaşam başlıklı anılarının Genç Emekli başlıklı 6. cildinde yer verdiği bir anı, köy çocuklarının hangi koşullarda bir yerlere geldiğine işaret eder. Haldun Taner’in Fakir Baykurt hakkında yaptığı değerlendirmenin (bu değerlendirme Mahmut Makal için de geçerlidir) edebiyat tarihimiz için anlamlı olduğunu düşünüyorum:

“... Belki bilmiyorsunuz, ben profesör oğluyum. Avrupa’da okudum, yabancı diller öğrendim. Büyük bir kitaplar ve kültür ortamında bugünkü yerime geldim. Ama siz bir çiftçi çocuğusunuz. Evinizde kitap bile yok. Babanız ananız okuma bilmiyor. Enstitülerin verdiği son derece sınırlı olanakla yola çıktınız. Özetlersek sizin kat ettiğiniz yol, benim kat ettiğimle kıyaslanamaz. Ben 100 kilometre koşup buraya geldimse, siz 500 kilometre koştunuz. Bu kolay değildir ve çok önemlidir. Size karşı saygım buna dayanır ve son derece içtendir. Benim size ve Köy Enstitülü arkadaşlarınıza... Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’u da çok takdir eder ve sayarım. Onlar büyük adamlardı; sizleri bize kazandırdılar...”

***

Mahmut Makal’ın Bizim Köy kitabı yayınlandıktan sonra çeşitli yabancı dillere çevrilir, “yurdu kötülediği” gerekçesiyle hakkında davalar açılır ve  Mahmut Makal tutuklanarak cezaevine girer. Mahmut Makal  hem yurtta hem de yurt dışında ünlenmiştir. Dışişleri Bakanlığı İngilizceye çevrilerek İngiltere’de yayınlanan Bizim Köy kitabının tamamını satın almak ister, bunun için önerilen koşul, kitabın yeni baskısının yapılmamasıdır. Yayınevince Dışişleri Bakanlığı’nın talebi reddedilecek ve kitap satışa sunulacaktır. 

Mahmut Makal, Gazi Eğitim Enstitüsü’nde yüksek öğrenim görerek özel eğitime gereksinim duyan çocukların eğitiminde görev alır. Öğretmenlik ve ilköğretim müfettişliği yapar. Yurtdışında Fransa ve İngiltere’de eğitim yöntemleri üzerine eğitim görerek kendisini donatan Mahmut Makal, yurt gerçeklerini anlatan kitaplar yazmaya devam eder.

Mahmut Makal, kendi yaşadığı, tanık olduğu yokluğa, yoksulluğa, kör inançların karanlığına karşı, bilimin aydınlığında kararlılıkla mücadeleyi seçen, genç kuşakları aydınlatmaya çalışan, onları karanlığa karşı verilen mücadelede cesaretlendirmekten ve umutlu kılmaktan hiç vazgeçmeyen bir düşünce ve eylem insanıdır.

Mahmut Makal, Yer Altında Bir Anadolu ve Memleketin Sahipleri kitaplarında Anadolu gerçeğini anlatmayı sürdürür. Bunlar Anadolu’nun nasıl bir gerçeklik içinde olduğunu kavramak, kör inanışlar ve hurafelerle gerçeklikten koparılmış köylülerin hayatını anlayabilmek için mutlaka okunması gereken kitaplar olarak düşünülmelidir. Mahmut Makal, yalın bir dil, akıcı bir anlatımla pek çok yazarın yolunu açmıştır.     

Mahmut Makal, hem sağcı hükümetlerin ve yazarların hem de kendini “solcu” olarak niteleyip, köy gerçekliğini anlatan, Köy Enstitülerinden yetişen öğretmenlerin yarattığı edebiyatı küçümseyen, aşağılayan sözde aydınların tutumundan etkilenmeden yazarlık çabalarını sürdürmüştür.  

Aydınlık bir Türkiye için yaşamı boyunca yazarak ve anlatarak mücadele eden Mahmut Makal ışıklar içinde uyusun.

Tahir Şilkan

22 Ocak 2022 Cumartesi | 660 Görüntülenme

İlgili Kategori: Köprü

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın

Etiketler