Aslında Öyleyse Belki
yaprak yanılgısı
Sonbaharın üzerinden kalkmayan
Yaprak yanılgısı
Küçük fırtınaların alıp götürdüğü
Kurumuş otlar
Ağaç diplerine biriken
Özlenmeyen yanlış belki
Gerçeğin boş kalan yüzünde aradığımız
Yürüyemediğimiz yolların
Acıklı öyküsünde
Bize kalan terimiz
Uzun susmaların kıyısında
Öfkenin yokluğa karıştığı
Sistir bizi yoran
Öteki ovaların bilmediğimiz sabahları
Uzaklılığıdır içimizin
Vazgeçilmez yorumlar yaparak
Günlerce düşündüğümüz
Duruşlarımızın aldanışı belki
Geç kalmışlığın telaşıyla
Hiçbir yere gidemeyişimiz
Yüz parçalı denge başımızda
Büyük indirimlerini indirmiş
Buçuklu rakam oylumunda
Kesirlenmiş üşümenin boyutları
Tanımsız ağrılarla
Kavga ve ‘post’un
Bilinen paydasıdır aslında
güz çığlığı
Günlerin üzerinden kalkmayan
Güz’ün çığlığı
Kulaklarımızı ince çınlatan
Seyyar yaralar aslında
Kesitlerde sesimizi bırakan
Dargın bir akasyanın dalıdır belki
Yaprağında sürekli yol aradığımız
Endişeli anlamın dilinde
Çözülmeyen sorular
Kararan defterin ağaca susamışlığı
Ormandan gelen hızar sesleri
İçimizin bozkırına yayılan
Susayıp kaldığımız dumanlarda
Eğilip baktığımız
Yüzümüzün bahçesidir bizi yoran
Esmeyen rüzgârın üzerinde unuttuğumuz
Kalbimiz
Dinleyerek kırlangıçları
Bir karanfilin açmasını uzunca
Gözlerimize buğular sindirerek
Boş bırakılmış evlerin
Balkonlarına küserek sustuğumuz
Usta hekimlerden dinlemeli
Kanımızın nerede pıhtılaştığını
Damarlarımıza inen perdelerin
Acısını avuntu yapıp ucuz akşamlara
Sardunya dolu saksılara
Gözyaşlarımızı
İplik iplik döktüğümüzdür aslında
izinsiz dizeler
Kâğıdın kalem bekleyen sonsuzluğunda
Dizelerin izinsiz geçitleri
Sözcüklerin vagonsuz trenlere bindiği
Rayların künyesine yazılan
İmge şöleni
Bulutların unuttuğu damla belki
Parsellenmiş hayatları ürperten
Toprağın dehlizinde oluşan
Mermerin yüzündeki çizginin
Alt sınırı beklediğimiz
Toprak mıdır evladını yitiren
Derisi yüzülen taş öyleyse
Hiçliğin soğuk anıtlarında
Beyazlıktır bizi yoran
Her şeyi anlatmalı olduğu gibi
Yanak yanağa pembe gülüşlerle
Duvarlara konuşmalıyız
Merhabaya duyduğumuz güvenle
Emekleyen çocuklara
Sığırcıkların aç kaldığını
Fırıncılara ateşin alfabesini defalarca
Gecelerin içinden yürüyelim öyleyse
Ay’a soralım taşın gölgesini
Yaşlı ağaçlara ve denize
Suya soralım soruları
Yolculuktur
Varacağımız tan sökümü aslında
Haydar Ünal
16 Ağustos 2021 Pazartesi | 467 Görüntülenme
İlgili Kategori: Şiir