Sonsuzluk Seyyahı
eriyen limanı seyrediyorum güverteden
bulutların tortusunda huzursuz alazları denizin
tuz tutuyor hatırasını yakıyor sahipsiz bir türkü gibi
eriyor bir liman daha tüm limanları gibi geçmişin
şimdi çok geç belki düşünmek için
hangi şehrin sokaklarında yitirdiğimi yaşamı
hangi ıssız meydanlarda kesildi soluğum
bir sessiz haykırış gibi düğümlenirdi boğazımda
yapraksız sokaklar boyunca yağmur damlalarını tuttuğum
mutluluk bir ihtimaldi belki o zamanlar
ısıtan bir pencereydi karların arasında
kucaklayan bir yatak yanan bir ocak bir tas sıcak çorba
kılıç tutmamış bir kadın gülüşü
çatal kaşık gürültüsü şen çocuk sesi
mutluluk bir aldanıştı belki o zamanlar
şimdi sessizlik çelik kadar mavi
çoktandır aramıyorum acı soluğunu umudun
umutsuzluğum bir tas sıcak çorba gibi
oysa geniş düzlüklerde akan sular gibiydik
bin yıldır geçilmeyen koyaklardan geçtik
çitlerini yere çaldığımız tavlalardan taşan atlarla
sanki sûrun sesini yelelerine gizlemiştik
bir ses duyardım kimi zaman uzaktan
bir depremli çığlık düşleri sarsan
hançerleri konuşturan bir rüzgâr
yükselsin yükselsin yalımlar
caddeleri sokakları
minareleri sefil bir şehri tutuşturalım
bu gece yüreğimizin açlığını
alevlerle bastıralım
ve sarardı yalımlar poyrazlı sokakları
sıcak pençelerini çekerdik ciğerlerimize
minarelerinden ölüler sarkan
bacalarından zehir soluyan şehirler
ateşe verdik onlarcasını
savrulan tarihimizle beraber
hatırlıyorum yaşanmayanları şimdi
hatırlıyorum alevlerde kalanları
korlarda dövdüğümüz kılıçları
korların göğsünde bıraktık
demiryolları kesti düşlerimizi
soğuk marşandiz mazgallarından
eflatun çayırlara son kez baktık
kimse el sallamadı ardımızdan
kimse beklemedi basamaklarda
yüreğimizde bulutlu toynak izleri
ezdik raylarda asi çehremizi
eriyen limanları seyrediyorum şimdi
kayıp hatıranın tuzlu sabahında
ve artık adımı unuttuğum bu gri sularda
bir sonsuzluk seyyahıyım karanlığı bordalayan
Mahir Ergun
24 Haziran 2021 Perşembe | 368 Görüntülenme
İlgili Kategori: Şiir