Değersizleştirmenin Kıyısında

Değersizleştirmenin Kıyısında - Asım Öztürk

Francisco Goya

Tümceler uzayıp sözcükler yan yana geldikçe sayfalar doluyor, yazılanlar alıp başını savruk ve dağınık bir biçimde gidiyor. Anlamın yok olduğu yerden başlıyor körlüğümüz. Neye dokunsak, yüzeyselliğin sularında çırpınıp duruyor susuz ve oksijensiz kalan yaşam ve canlılar. Çırpınıp duran birkaç dize, çığlığını yükselten birkaç kalem. Ağır ağır kötü kokarak kendini çürüten bir bataklık. Suyun buharlaştığı yerde sıkışıp kalmış bireyler, umarsız, karanlık içinde koşturup duruyor.

Bu karanlıktan yararlanan birkaç doğuştan kör bellek, bilgi yoksunu kıyılara doğru kendini atarak kurtulacağını sanıyor. Bulunduğu yerden durmadan değişen yaşama, değişen yaşam koşullarına karşın ayaklarını bu karanlığın içine daha da gömerek konumunu güçlendirmeye çalışıyor.

Giderek çıkış yollarının yok olduğu, kıpırdanıp soluk almanın zorlaştığı bu çıkmazın adını koymaktan uzak duranlar, bu bataklıkta birbirinin elini tutup aynı körlük içinde tümceler kuruyor. Yazdıklarının benzerliğine bakmaksızın, birbirine tutunmanın kör derinliğine kapılarak, dışarıda, gerçek yaşamda olup bitenleri değersizleştirmeye çalışıyor. Çekilen acıların, yaşanan bunca gerçekliğin bile yok sayıldığı bir sekmeyle sayfalar dolusu düşünce kırıklarıyla tam bir ikiyüzlülükle bataklığı örtmeye çalışıyorlar. Karanlığın yoğunlaştığı, pis kokuların yaygınlaştığı dönemlerde yaşamı karşılayan parlak, içi umut ve ışık dolu sözcükleri üreten hep insanlığın gerçek sesleri olmuştur. Direnmeyi, direnci çoğaltan bu seslerle sürüp gelmiştir insanoğlunun bunca gelişmişliği.

Edebiyatın Sorumluluğu

Kıyasıya sürüp giden bu yok edişin içinden nasıl yaşamı ve insanlığı üreten değerleri çıkarabiliriz. En onulmaz zamanları göğüsleyen bu sesler, bu duruşlar neyin karşılığı olursa olsun çığlıklarını yükseltmeye hep gönüllü, hep zorunlu olmuşlardır.

İçinde çırpınıp durduğumuz bu karanlık düzlemin kıyısını bulmak için kulaç attıkça, sözcüklerimizi, tümcelerimizi o biriktirilen değerler üzerine kurdukça umutsuz olmamıza gerek yok. Her zaman bu dar alanlardan insan ve insanlık çıkıp kurtulmanın bir yolunu bulmuştur. Buna içeriği çok açımlanmamış genetik bir değişim, evrimsel bir sürekli devrim de diyebiliriz. Değişim konusundaki durdurulmazın arkasında yatan nedenlerden birisi de budur. Nasıl, nerede, kiminle ve kimlerle bir araya gelerek bu karanlık düzlem zorla sürdürülürse sürdürülsün, gelişimin ve değişimin önünde duramazlar. Asıl üzerinde durulması gereken bu değişim süreçlerinde toplumların, insanların nasıl bedeller ödediği, tarihsel bilgisi ve birikimi olmadığı için dönüp dönüp bunları yeniden yaşadığı gerçekliğini konuşmamız ve yazmamızdır.

Yazın ve edebiyat; tüm bu değişimlerin, değişimleri yaşanırken kanayan insanlığın neresindedir? Bu süreçlerin tanığı olmanın ötesinde, insanlık adına, bunca biriktirdiğimiz güzel ve anlamlı değerler adına yazar, sanatçı yaşamın neresindedir? Salt bir gözlemci olmayı mı seçmektedir, yoksa gözlemciliğin ötesinde yapılanların yaşanan gerçeklikler karşısında ne kadar çok olumsuzluklar içerdiğini görerek sesini yükseltmekte midir? Sözcüklerini, tümcelerini, yaşama karşı tüm sanatsal edinimini bu sürecin neresine koyduğu, bu sürece nesrinden baktığı çok önemlidir. Yapılanlara katılmak, yapılanlara ses çıkarmamak, yapılanlara karşı durmak bağlamında, kendini nasıl konuşlandırmaktadır? Bunu belirlemiş olmak sanat adına, sanatın geleceğe eklemlenmesi adına vereceği karar çok önemlidir. Hiçbir şeye dokunmadan, insanlığının bunca kanamalarına ses çıkarmadan, birileri ya da bazı çevreler bak beni ne çok beğeniyor yaklaşımından yola çıkarak günü ve geleceği kurtardığını sananlar azımsanmayacak kadar çok olabilirler. Hiç unutmamalıdırlar ki bu kişiler kendi yaşadıkları dönemleri bile aşamayan yapay beğenilerle oluşturdukları karanlıkta kalmak zorundadırlar.

Her dönemde böylesine sayısal çoğunluklar içinde böbürlene böbürlene gezip duranlar aslında bir plağın iğnesi gibi daracık bir dairenin içinde dolanıp durmaktadırlar. Onlardan sanatın ve sanatçının gerçek anlamda devrimci duruşlarını beklememiz oldukça zordur. Tam tersine sanatsal anlamda devrimci duruş sergileyen yazarların, sanatçıların önünü kesme konusunda bir başka görev de üstlendiklerini görüyoruz. Bunun büyük bir beceri olduğunu sanmalarından kaynaklanan yetersizlikleriyle bu alanı oluşturan ve dolduran sanatçıların, egemenin sanat memurları tarafından kullanıldıklarını bilmeleri oldukça zordur. İç içe geçmiş bu anlam kaymaları içinde yitip giden salt onların çabaları ve emekleri değil, bir başka boyutuyla da yaşadıkları zamandır.

Yarına Neleri Taşımalıyız?

Sistem, sanatı ve sanatçıyı bir tüketim aracı haline getirip bu alandan da para kazanmayı düşünenler eliyle kullanmaktadır. Kısır ve bastırılmış beğenilme duyguları ve ezilmiş, yok sayılmış kişilikleri içinde yeni bir değer üretebilir miyiz kaygıları hep ön planda olmuştur. Bir an önce önde olmak, tanınıyor olmak (nasıl bir duygudur?), kendisinden birilerinin büyük harflerle söz ediyor olması, bunun için de kimlerle, nasıl ve nerede birlikte olmalıyım kaygıları taşıyanlar günümüzde giderek çoğalmaktadır.

Asıl sağlıksızlık bu değil, bu olumsuzluklar içeren ortamın ayırtında olmamak, edindiği bilgiler, biriktirdiği yaşanmışlıklarla bu olumsuzluklar içeren ortama katkı koymaktır… Nasıl ayırtında olmalıdır, neler yapmalıdır gerçekliğini derinlemesine açacak olursak; bu sorunun açılımı birikimlerimiz, deneyimlerimiz, değerlerimiz olacaktır. Derin ve anlamlı okumalar yapmadan, günübirlik bilgilerle yetinerek yapılanları ve günümüzü her açıdan anlamamız zor olacaktır. Günümüz bilgilendirmelerinin büyük çoğunluğu günlük yapay bilgi tüketimlerine dayalı olduğu için geride kalanların anlamsız, değersiz birer kabuk olduğunu görüyoruz. Bize dek ulaşan sanatsal ve kültürel edimlere buradan neyi ekleyebiliriz, neyin önemini kavrayarak geleceğe izler düşürebiliriz?

Her günün yeni değersizleştirmelerle, içi boşaltılmış sözcüklerle çoğaltıldığı bir yerde, nasıl olur da geleceğin o umut dolu yarınlarına seslenebiliriz? İçinde yaşadığı günlerin gerçeklerinden ve gerçekliklerinden durmadan kaçan, sözcük ve tümce yığınları arasından kendine kaçmak için yol bulmaya çalışanlarla nereye varabiliriz? Yapılanın adı ne olursa olsun, değerlerinin içi boşaltılmış, yaşamı karşılamayan, düzlemleri değiştirilmiş, istemsiz yalanlara bulaştırılmış sözcüklerin gideceği yer bellidir. Bu güne dek duygularımızı, düşüncelerimizi, duruşumuzu, kavramamızı, anlamamızı ayakta tutan ne varsa ona saldıran dilsel ve kültürel bir yapının karşısında nasıl direneceğiz? Yetersiz birikimlerimizle bunu, bu durumu karşılayabilecek miyiz? Bizden önceki yazarların, sanatçıların oluşturduğu tüm güzel değerleri yok sayarak, onları görmemezlikten gelerek, kültürel direnç duvarlarımızı yıkmak istiyorlar. Bunu yaparken yine içimizden birilerini kullanarak, birilerinin eksikliklerinin önünü açarak, kara taşlarını parlatarak yapıyorlar. Bizim yaşamın içine konumlandırdığımız tüm önemli ve değerli gördüğümüz ne varsa onları yıkmaya çalışıyorlar. Bu değersizleştirme çabalarıyla, insanlık adına, yaşam adına ne kadar güzel değerlerimiz varsa onları yok etmeye çalışıyorlar. Bedeller ödeyerek biriktirdiğimiz tüm güzel değerlerimizin altını oyarak, yapay gündemler yaratarak, albenisi çoğaltılmış sayfalarla sunarak ezip geçmek istiyorlar.

Geleceğe ilişkin neyi düşlüyor, neyi amaçlıyorsak tüm bu bedelleri çok ağır ödenmiş değerlerimizle yürümeliyiz. O değerleri içinde yaşadığımız süreçten ürettiğimiz değerlerle, yeni değerler katarak çoğaltmalıyız. Bunu yapmadığımız sürece, yazdıklarımızın, yaptıklarımızın bu kültürel sürecin içinde bir anlamı yoktur.

Anlamsızlığın bir parçası olmaktansa, anlamın ve biriktirilenlerin küçücük bir kırıntısı olmayı göze aldığımız gün, kendi ışığımız ve sözcüklerimizle geleceğe eklemlendiğimiz, geleceği kurduğumuz gündür.

Asım Öztürk

17 Mayıs 2021 Pazartesi | 343 Görüntülenme

İlgili Kategori: Eleştiri

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın

Sizden Gelenler

Evet... Buna, bir anlamda; giderek, kendine bile yabancılaşma diyebilir miyiz?...
Mansur Şöhret | 17 Mayıs 2021 Pazartesi

Etiketler

Bu İçerikler de İlginizi Çekebilir