Aristoteles Haklı Mı Bencil Mi Olmalıyız?

Aristoteles Haklı Mı Bencil Mi Olmalıyız? - Afşar Timuçin

Topluma adanmış insan kavrayışı Aristoteles’de iyice belirginleşir. Yunan kültürü toplum için birey ya da daha özel olarak site için birey fikrini öne çıkarır. Yurttaşı toplum karşısında yükümlü gören düşünce Aristoteles’in öğretmeni Platon’un dünyasına da uyar. XIX. yüzyılda Auguste Comte insanlığa adanmış insan fikrini ortaya atmış, bir insanlık dini düşünmüş, mutluluğun temel koşulunu özgecilik diye adlandırdığı bu adanmışlıkta görmüştü. Tek başına mutlu olmaya çalışan insan mutsuzluklar topluyor, gerektiğinde ya da hiç gerekmezken ahlakdışı yollara sapabiliyor: biriktirdiği malın ve paranın içinde boğulmuş, mutlu olmak isterken mutsuz ve umutsuz olmuş nice insan var. Bütün mutsuzlar umutsuzluk felsefeleriyle vakit geçirmezler mi? Bunların çoğu mutsuzluklarının doğrudan doğruya mutlu olmak için gösterdikleri çabaların acı meyvaları olduğunu göremeden sezemeden anlayamadan ölüp gidiyorlar. Bu dünyadan acılı ayrılırken mutsuzluklarını ardıllarına aşılamış oluyorlar: o yanlış bilinç bu defa çocukları, çocukların çocuklarını mutluluğa ulaşma yolunda kışkırtıyor ve sonunda tutup yere vuruyor.

İnsan özünde bencil bir varlıktır. Bencillik doğanın üst düzey hayvanlarına yüklediği bir yaşam koşuludur, korunma içgüdüsünün temel koşuludur. Hayvanlar doğal olarak bencildir. Biz insanız yani biz de hayvanız, hayvanlar basamağının en üstünde duruyoruz: bizim de bencilliğe büyük bir eğilimimiz var. Çünkü biz de korunmak ve türümüzü sürdürmek zorundayız. Ancak insan kaba hayvani bencilliğini aşmasını sağlayacak bir bilinç yetkinliğine ulaşabilme şansını da taşıyor. Özgür bilincin koşulları bu şansı bize veriyor. Bencilliklerin insanileştirilmesi ve yetkin insan olma dileklerine yönlendirilmesi gerçek insan olmanın temel koşulunu oluşturuyor. Buna göre bencillik bütün dünyada giderek olumsuz bir anlam kazandı. Bilinçli insan şunu çok iyi gördü: bencillik yolundan mutluluğa ulaşmak hiçbir zaman olası değildir. Ancak insan yalan diye nitelendirdiği ama onu bunu gövdeye indirirken yalan olduğunu hiç de düşünmediği şu dünyada yarım pabuçla dolaşır gibi yarım bilinçle yaşıyor. Onun gözünde dünya bir elde edilecek nesneler dünyasıdır: insan ne kadar çok elde ederse o kadar insandır.

Gene de en kaba benciller bile, onların başında pintiler vardır, bencil olduklarını söylemezler hatta bencilliği kendilerine yakıştırmazlar. Bencilliği savunan az insan var, bunların başında da insanların “Aristo” deyip çıktıkları Aristoteles gelir. İsterseniz biraz Aristoteles’in düşünce dünyasında dolaşalım. Aristoteles bireyi topluma ya da başkasına adanmış bir varlık olarak tanımlar. Bu adanmışlığın temelinde de bencillik yatar. Bencillik filozofa göre çok zaman yapıldığı gibi aşağılanması gereken bir şey değildir. Buna göre kendini başkasına adamak durumunda olan erdemli kişinin bencil olması bir zorunluluktur. Gerçekte insanların çoğu zenginliklerin onurların zevklerin tutsağı olmuştur. İnsanlar bu şeylerin büyük iyilikler olduğunu düşünürler. Bu gibi insanlar kendilerini genel olarak tutkuların eline bırakmışlardır, açgözlülüklerinin elinde çok kötü oyuncak olmuşlardır, yani onlar ruhun usdışı bölümünün güdümüne girmişlerdir. Bizler bu tür bencilliklerden, kalabalıkların dünyasını süsleyen bencilliklerden nefret ediyoruz. Asıl bencil olması gereken insan kendini erdeme adamış insandır. Çünkü o insan gerçek insan olarak kendini geliştirecek ve kendini geliştirmekle başkalarına yarar sağlayacaktır. Kendimi geliştirmediğim zaman erdemli olabilir miyim? Kendimi geliştirmemiş olan ben başkalarının iyiliğine varlığımı adayabilir miyim? Filozofa göre erdemli insan bencil olmalı ama erdemsiz insan ya da kötü insan bencil olmamalıdır. Çünkü erdemsiz insan kendini en aşağılık tutkulara kaptıracak, böylece kendine zarar verirken başkalarına da zarar verecektir. Kötü kişi yaptığı şeyi yapması gereken şeyle uyuşturamaz, tersine yapmaması gereken şeyleri yapar. Erdemli kişiye gelince o yapmak zorunda olduğu şeyleri yapan kişidir. “Çünkü us kendisi için en iyi olanı seçer her zaman, erdemli kişi de usa başeğer.”

Gene de bencillik sözü bizi ürkütür. Erdemli kişinin kendini yetkin insan olarak yetiştirmesi için bencilliği bir itici güç olarak kendinde barındırması gerekir mi? Bize kalırsa erdemli kişinin ya da kendini erdemli olmaya adamış kişinin itici gücü bencillik değil bilgi sevgisi ve ona bağlı olarak insan sevgisi olmalıdır. Bencillikle elde ettiğimiz şeyler bir takım olumlu kazanımlar da olsa onları başkalarına yararlı kılmak için çaba göstermeyi düşünmeyebiliriz. Bir kek tarifini bile dostuna vermek istemeyen ya da yanlış veren insanların dünyasında bizi başkalarıyla buluşturacak tek güç erdemin gücüdür, bu da Aristoteles’in belirttiği gibi usun yolunu izlemekle sağlanabilecek bir iyiliktir. Bilgiyi sevmiyorsak insanları sevemeyiz, bilgiye yönelmek için de Aristoteles’in bir başka yerde belirttiği gibi “merak” gerekir. Her şeyin ötesinde de sevmeyi bilmek gerekir. “Gerçek sevgi iyilikçidir” der Aristoteles.

Bencil insan korkunçtur. Aristoteles erdemliliğin temeline bencilliği koysa da biz erdemliliğin daha başka daha insani kaynaklardan beslendiğine inanıyoruz. Bencillik korunma içgüdüsünün ve yaşamı sürdürme içgüdüsünün sınırlarını aştığında korkunç olmaya başlıyor. Arkadaşının ya da herhangi birinin ağzından söz alıp bunu yararı için kullanan, bundan para kazanan insan tehlikeli insandır. Ben bunu sevgili yurdum için yaptım dese de tehlikeli insandır. Ayaküstü tek başına adaleti gerçekleştirmeye kalkan, bundan çıkar sağlayan ve bundan çıkar sağlarken hiçbir sıkıntı duymayan insan tehlikeli insandır. Bencil insan her durumda korkunçtur. Benim gibi düşüneceksiniz yoksa canınıza okurum diyecektir o. Dünya bencilliği bir yaşam biçimi durumuna getirdiği için bu durumlara düşmedi mi? Dünya bugün usdışı bir yörüngede dönüp dururken bencillikten başka neyi yaşıyor? Her şeyin daha güzel ve insana daha yaraşır bir dünya olması için içimizdeki o doymak bilmez bencillik şeytanını yenmemiz gerekiyor. Bunu başkaları için olmasa bile kendimiz için yapmalıyız. Çünkü bencilliğin yolu mutsuzluğa, mutsuzluğun yolu umutsuzluğa açılıyor. Kendimizi mutsuz ederken çocuklarımızı da mutsuz ediyoruz. Sonra da ben kötü bir şey yapmadım deme basitliğini gösteriyoruz.

Afşar Timuçin

20 Nisan 2021 Salı | 291 Görüntülenme

İlgili Kategori: Deneme

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın

Etiketler